Aşk ve sevgiyi anlatabilmenin, duygu ve düşünceleri ifade edilmenin en güzel yollarından biri özel sözlerdir. Üstelik bunun hem birebir gerçekleştirmek hem de sosyal medya hesapları ya da SMS yoluyla sağlamak mümkün. Türkçenin yeterli olmadığı ya da birine açılmakta zorluk yaşandığı zaman, aşk ve sevgiyi en iyi şekilde anlatacak İngilizce sözleri değerlendirmek mümkün. Üstelik bunu gerçekleştirerek çok daha etkili ve aynı zamanda karizmatik bir görüntü oluşturma şansı elde edilebilmektedir. Türkçe anlamları ile birbirinden farklı İngilizce aşk sözlerini dilediğiniz yerde değerlendirebilirsiniz.
A little time with you is all that I get That’s all we need because it’s all we can take (Sahip olduğum herşey seninle az bir zaman İhtiyacımız olan herşey bu çünkü elde edebildiğimiz herşey bu)
I am lost, I can’t even remember my name (Ben kayboldum, adımı bile hatırlayamıyorum)
I hurt myself today to see if I still feel I focus on the pain (Bugün canımı yaktım hâlâ hissediyor muyum diye acıya odaklandım)
You’re my heart, you’re my soul (Kalbimsin , ruhumsun)
I know that the spades are the swords of a soldier I know that the clubs are weapons of war I know that diamonds mean money for this art But that’s not the shape of my heart (Biliyorum ki maçalar bir askerin kılıçları Biliyorum ki sinekler savaşın silahları Biliyorum ki karolar bu sanat için para anlamına geliyor Ama hiçbiri kalbimin şekli değil)
They say you only fall in love one, but that can’t be true. Every time I look at you, I fall in love all over again. (Hayatta sadece bir kere aşık olduğumuz söylenir ama bu doğru olamaz. Sana her baktığımda, yeniden aşık oluyorum.)
I love my eyes when you look into them. I love my name when you say it. I love my heart when you touch it. I love my life when you are in it (Gözlerimi sen onlara baktığında seviyorum. İsmimi sen söylediğinde seviyorum. Kalbimi sen ona dokunduğunda seviyorum. Hayatımı sen içinde olduğun için seviyorum.)
You are the first and last thing on my mind every day. (Sen her gün aklıma gelen ilk ve son şeysin.)
Someone asked me what I saw in you to love you so much, my only answer was- everything. (Birisi bana sende ne görüp de seni bu kadar çok sevdiğimi sordu, ona tek cevabım vardı – her şeyini.)
I want you. All of you. Your flaws. Your mistakes. Your imperfections. I want you, and only you. (Seni istiyorum. Her şeyinle. Kusurlarını. Hatalarını. Eksikliklerin. Seni istiyorum, sadece seni.)
Can I borrow a kiss? I promise I’ll give it back. (Bir öpücük ödünç alabilir miyim? Geri vereceğime söz veriyorum.)
There’s only one happiness in life; to love and to be loved. (Hayatta tek bir mutluluk var; sevmek ve sevilmek.)
You are my favorite place to go to when my mind searches for peace. (Sen birazcık huzur aradığımda gitmekten en çok hoşlandığım yersin.)
“If I did anything right in my life, it was when I gave my heart to you.” (Eğer hayatta tek bir şey doğru yaptıysam, o da sana kalbimi vermekti.)
True love doesn’t mean being inseperable; it means being seperated and nothing changes (Gerçek aşk, ayrılamaz olmak demek değildir; ayrı olsanız bile hiçbir şeyin değişmemesidir)
Forever is a long time; but I wouldn’t mind spending it by your side (Sonsuza kadar çok uzun bir zaman; ama bu zamanı senin yanında geçirmeyi dert etmem asla.)
You are my best friend, my human diary and my other half. You mean the world to me and I love you. (Sen benim en iyi arkadaşımsın, içimi döktüğümsün ve diğer yarımsın. Benim için dünyalara bedelsin ve seni seviyorum.)
Good relationships don’t just happen. They take time, patience and two people who truly want to be together. (İyi ilişkiler bir anda olmazlar. Zaman, sabır ve gerçekten birlikte olmak isteyen iki insan gerektirirler.)
I’m amazed when I look at you. Not just because your looks but because of the fact that everything I’ve ever wanted is right in front of me. (Sadece sana bakarak bile şaşkına dönüyorum. Bu sadece görünüşünden dolayı değil, hayatım boyunca istediğim her şeyin karşımda durmasından dolayı.)
I can’t promise to fix all of your problems, but I can promise you won’t face them alone. (Sana tüm problemlerini gidereceğimin sözünü veremem ama onlarla tek başına mücadele etmek zorunda kalmayacağının sözünü verebilirim.)
Being deeply loved by someone gives you strength, while loving someone deeply gives you courage. (Biri tarafından derinden sevilmek sana güç verir, oysa ki birini derinden sevebilmek sana cesaret verir.)
You’re the smile to my face and the beat to my heart. (Sen yüzümdeki gülümseme, kalbimdeki atışsın.)
Meet me in the evening for a kiss in taksim square (Buluş benimle akşamüstü öpücük için taksim meydanında)
Won’t you come see about me? I’ll be alone, dancing you know it baby (Benimle ilgilenmek için gelmeyecek misin? Yalnız olacağım, dans ederken bunu biliyorsun bebek)
Oh I, I just died in your arms tonight Oh, ben, be… (Oh, ben, ben sadece gece kollarında öldüm…)
I should’ve walked away, I should’ve walked away U… (Uzaklara yürümeliydim, uzaklara yürümeliydim…)
Dance Me To The End Of Love (Danset Benimle Aşkın Sonuna Dek)
Save me from me (Beni benden koru)
But mama i’m in love with a criminal and this type of love isn’t rational its physical, (Ama anne ben bir suçluya aşığım Ve bu tip aşk mantıksal değil fiziksel)
When love takes over, yeah You know you can’t deny (Aşk kontrolü aldığında, evet Biliyorsun bunu inkar edemezsin)
Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.