Dünya hızlı bir teknolojik değişimin ve artan enerji ihtiyacının ortasında, sürdürülebilir bir gelecek arayışına girmiş durumda. Bu arayışta, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline geldi.
Türkiye de bu küresel dönüşümün farkında ve yenilenebilir enerji alanında önemli adımlar atıyor. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji ve jeotermal enerji gibi çeşitli yenilenebilir kaynaklara sahip. Son yıllarda yapılan yatırımlar, özellikle güneş ve rüzgar enerjisi alanında kurulan santrallerle enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payını giderek artırıyor.
Türkiye, yenilebilir enerjide Avrupa’da kaçıncı?
Doğal olarak bu artan yatırımlar Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki sıralamasında da yükselmesini sağladı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın verilerine göre Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımları bakımından Avrupa’da 5. sırada yer alıyor.
Kurulu yenilenebilir enerji gücü bakımından ise 11. sırada bulunuyoruz. Bu, gurur duyulacak bir başarı olsa da uzmanlar Türkiye’nin sahip olduğu yüksek potansiyeli daha etkin kullanarak her iki sıralamada da daha üst basamaklara çıkabileceğini vurguluyor.
Yenilenebilir enerji küresel ısınmayı tam olarak engelleyemiyor mu? Ortaya çıkan son araştırmalar, beklentileri düşürecek türden.
Son dönemde yaşanan küresel enerji krizi ülkelerin enerji politikalarını gözden geçirmesine ve yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yönelmesine neden oldu. Türkiye için de bu durum enerji arz güvenliğini sağlamak, enerji ithalatına olan bağımlılığı azaltmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek adına büyük bir fırsat. Dolayısıyla yenilenebilir enerji yatırımlarına hız kesmeden devam etmek gerekiyor.
Alınan son kamulaştırma kararı ise yenilenebilir enerji alanındaki bu ivmeyi daha da artırmayı hedefliyor. Yenilenebilir enerji projeleri genellikle geniş araziler gerektirdiği için kamulaştırma süreçleri zaman zaman bu projelerin önünde bir engel oluşturabiliyordu. Acele kamulaştırma kararı ile bu engellerin kalkması ve projelerin daha hızlı hayata geçirilmesi bekleniyor. Böylece hem enerji üretimi artacak hem de yatırımcılar için daha cazip bir ortam oluşacak.
Fosil yakıtlara göre çok daha az karbon emisyonu üreten yenilenebilir enerji kaynakları, çevre kirliliğini azaltmada kritik bir rol oynuyor. Ayrıca doğada sürekli olarak yenilendikleri için tükenmezler ve gelecek nesillere temiz bir enerji kaynağı bırakmamızı sağlıyorlar. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, ülkelerin enerji ithalatına olan bağımlılığını azaltarak enerji arz güvenliğini de güçlendiriyor.
Tabii yenilenebilir enerjinin faydaları bununla da sınırlı değil. Bu alandaki yatırımlar, yeni iş imkanları yaratarak ekonomik büyümeyi destekliyor. Aynı zamanda hava kirliliğini azaltarak halk sağlığını koruyor ve yaşam kalitesini artırıyor. Kısacası yenilenebilir enerji çevresel, ekonomik ve toplumsal faydalarıyla sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmez bir unsur.
Uzmanlar, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki potansiyelini daha etkin kullanarak Avrupa’da lider ülkeler arasında yer alabileceği konusunda hemfikir. Güneş ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere jeotermal enerji ve hidroelektrik enerji gibi alanlarda da yatırımların artması bekleniyor.
Dünya, yenilenebilir enerji alanında büyük bir dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşümün başarılı olması için devlet politikalarının yanı sıra özel sektörün ve toplumun da aktif katılımı büyük önem taşıyor. Gelecek nesillere temiz ve sürdürülebilir bir enerji mirası bırakmak için hepimize büyük görevler düşüyor.
