Bugün, iklim değişikliğiyle mücadelede adeta bir devrim niteliğindeki bir gelişme yaşandı. Size, İzlanda’da faaliyete geçen ve adına “Mammoth” (Mamut) denilen dünyanın en büyük karbondioksit yakalama tesisinden bahsetmek istiyoruz. Bu tesis, Climeworks tarafından geliştirildi ve ilk kez bu hafta aktif hale getirildi. Peki, bu devasa tesis nasıl çalışıyor ve gerçekten umut veren bir çözüm mü? Gelin bir göz atalım…
Yılda 36 bin ton kapasiteli dünyanın en büyük karbondioksit yakalama tesisi
Mammoth, Climeworks’ün daha önceki modeli Orca’nın on katı büyüklüğünde ve yılda 36 bin ton karbondioksiti atmosferden temizleyebilecek kapasiteye sahip. İzlanda’nın yenilenebilir jeotermal enerjisinden güç alarak çalışan bu tesis, karbon dioksiti havadan emiyor ve yer altına enjekte ederek burada mineralize olmasını sağlıyor. Yani bu süreç, karbonun kalıcı olarak atmosferden uzaklaştırılmasını ve yer kabuğunda güvenli bir şekilde saklanmasını mümkün hale getiriyor.
Bu teknolojinin en önemli özelliği karbondioksit yakalama maliyetlerini büyük ölçüde düşürme potansiyeli olması diyebiliriz. Şimdilik, her ton karbondioksit için yaklaşık 1.000 dolar gibi yüksek bir maliyet gerektiriyor. Ama merak etmeyin, Climeworks maliyetleri 2050 yılına kadar ton başına 100 dolara kadar indirebileceklerini belirtiyor. Bu ucuzlatma çabası, karbondioksit yakalama teknolojisinin ekonomik olarak uygulanabilir hale gelmesi için çok önemli bir düşüş olacak.
Yine de, bu teknolojinin çevresel etki açısından tam bir çözüm olup olmadığı konusunda tartışmalar devam ediyor. Bazı çevre uzmanları, doğrudan hava yakalamasının (DAC), iklim değişikliğiyle mücadelede gerekli diğer çabaları gölgede bırakabileceğinden endişe ediyorlar. Özellikle, büyük petrol şirketlerinin bu teknolojiyi fosil yakıt üretimini sürdürmek için bir kılıf olarak kullanabileceği konusunda ciddi kaygılar mevcut.
Ayrıca, bu teknolojinin geniş çapta benimsenmesi, karbondioksit negatif teknolojileri ve düşük karbonlu çimento üretimi gibi diğer sürdürülebilir çözümlerin gelişimini destekleyebilir. Ayrıca, Avrupa’nın iklim nötr, enerji otonomisi ve endüstriyel rekabetçilik hedeflerine ulaşmasına da yardımcı olabilir.
Özetleyecek olursak, Mammoth gibi devasa karbondioksit yakalama tesisleri, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir role sahip. Ancak bu teknolojinin, fosil yakıtlardan uzaklaşma ve yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesi gibi daha geniş çaplı çözümlerle desteklenmesi gerektiği unutulmamalı. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Bu tür teknolojilerin potansiyeli hakkında optimist misiniz, yoksa daha kapsamlı çözümler gerektiğine mi inanıyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmına yazabilirsiniz.